Trascritto

Sweet Traditions & Modern Twists: Sibling Entrepreneurs

26 nov 2024 · 17 min. 7 sec.
Sweet Traditions & Modern Twists: Sibling Entrepreneurs
Capitoli

01 · Main Story

1 min. 44 sec.

02 · Vocabulary Words

13 min. 40 sec.

Descrizione

Fluent Fiction - Turkish: Sweet Traditions & Modern Twists: Sibling Entrepreneurs Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.com/tr/episode/2024-11-26-23-34-02-tr Story Transcript: Tr: İstanbul'da sonbaharın serin rüzgarı, Emir ve...

mostra di più
Fluent Fiction - Turkish: Sweet Traditions & Modern Twists: Sibling Entrepreneurs
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2024-11-26-23-34-02-tr

Story Transcript:

Tr: İstanbul'da sonbaharın serin rüzgarı, Emir ve Leyla'nın yüzlerine vuruyordu.
En: The cool breeze of autumn in İstanbul was brushing against the faces of Emir and Leyla.

Tr: Her şey yeni başlamıştı; iki kardeş, ailelerinden devraldıkları geleneksel tatlı işini günümüzün hızla değişen dünyasına nasıl uyarlayacakları konusunda kafa yoruyorlardı.
En: Everything had just begun; the two siblings were pondering how to adapt the traditional sweets business they inherited from their family to the rapidly changing world of today.

Tr: Şehrin kalbindeki bir startup kuluçka merkezi, onların yeni evi olmuştu.
En: A startup incubator in the heart of the city had become their new home.

Tr: Denizden gelen hafif iyot kokusu, meyve çaylarıyla harmanlanıyor, mekana yaratıcı bir enerji katıyordu.
En: The slight iodine scent from the sea blended with fruit teas, adding a creative energy to the place.

Tr: Emir, kollarını sıvayarak her zamanki gibi kararlı görünüyordu.
En: Emir, rolling up his sleeves, looked as determined as ever.

Tr: Ağabey, modern dokunuşlar ekleyerek tatlıları daha geniş bir kitleye tanıtmak istiyordu.
En: The brother wanted to introduce the sweets to a wider audience by adding modern touches.

Tr: "Yeni nesil artık farklı tatlar arıyor Leyla," dedi bir akşamüstü, Beyoğlu'nun dar sokaklarından birinde yürürken.
En: "The new generation is looking for different flavors now, Leyla," he said one afternoon, while walking through one of the narrow streets of Beyoğlu.

Tr: "Instagramda insanların fotoğraf çekeceği tatlılar yapmalıyız."
En: "We should make sweets that people would want to photograph for Instagram."

Tr: Leyla ise daha gelenekçiydi.
En: Leyla, however, was more traditional.

Tr: Ellerini önünde kavuşturdu, başını sallayarak yanıtladı: "Ama Emir, dedemizin baklavası unutulmamalı.
En: She clasped her hands in front of her and responded by nodding: "But Emir, we must not forget our grandfather's baklava.

Tr: Onun hikayesini yaşatmak zorundayız."
En: We have to keep his story alive."

Tr: Startup kuluçka merkezinde yaklaşan pitch gecesi, onların fikir ayrılıklarını çözüme kavuşturacak gibiydi.
En: The approaching pitch night at the startup incubator seemed to be the solution to their differences.

Tr: Paneldeki potansiyel yatırımcıların önünde hem modern hem de geleneksel bir sunum yapmaları gerekiyordu.
En: They needed to make a presentation that was both modern and traditional in front of potential investors on the panel.

Tr: Emir, Leyla’yı kendi önerisine ikna etmeye çalışırken, bir uzlaşma teklif etmeyi düşündü.
En: While Emir tried to persuade Leyla to his proposal, he thought of offering a compromise.

Tr: "Peki Leyla," dedi, "Sadece sınırlı üretim için bir seri yapalım.
En: "Alright Leyla," he said, "Let's make a series for limited production.

Tr: Hem gelenekçileri hem de yenilikçileri memnun edelim."
En: Let's satisfy both the traditionalists and the innovators."

Tr: Bu fikir Leyla'nın da ilgisini çekmişti.
En: This idea intrigued Leyla as well.

Tr: Bir araya gelip çalışmaya başladılar.
En: They came together and started working.

Tr: Eski bir Türk mutfağı tarifleri kitabını açıp, yeni ve egzotik malzemelerle kombinasyonlar oluşturdular.
En: They opened an old Turkish cuisine recipe book and created combinations with new and exotic ingredients.

Tr: Aynı zamanda, Leyla babasının yıllar önce yazdığı özel tarifi, vitrinlerini süsleyecek yeni bir sunumla tanıştırdı.
En: At the same time, Leyla introduced the special recipe her father wrote years ago with a new display to decorate their window.

Tr: Pitch gecesi geldi çattı.
En: Pitch night arrived.

Tr: Gözler biraz endişeli ama azimliydi.
En: Their eyes were a mix of anxiousness and determination.

Tr: Yatırımcıların karşısındaki platforma çıktılar ve nasıl birlikte çalışarak hem yenilikçi hem de geleneksel yollarla işlerini büyütmeyi hedeflediklerini anlattılar.
En: They took to the platform in front of the investors and explained how they aimed to grow their business through both innovative and traditional means by working together.

Tr: Sunumun sonuna doğru, izleyicilerin gözlerinde parıltı belirdi; ikisini de takdir eden alkışlar yükseldi.
En: Toward the end of the presentation, a sparkle appeared in the eyes of the audience; applause that appreciated both rose.

Tr: Jüri, onların azmini ve özgün fikirlerini ödüllendirmek istedi.
En: The jury wanted to reward their determination and original ideas.

Tr: Panel sonunda, iki kardeşe yeniliklere açık bir yatırım önerisi yapıldı.
En: At the end of the panel, the siblings were offered an investment proposal open to innovations.

Tr: Hem eski tariflerin hikayesini devam ettirebilecekler, hem de İstanbul'un genç ve dinamik pazarını keşfedebileceklerdi.
En: They could continue the stories of old recipes while exploring the young and dynamic market of İstanbul.

Tr: İkisi de mutlu ve umutluydu.
En: Both were happy and hopeful.

Tr: Emir, geleneğin önemini anladı.
En: Emir realized the importance of tradition.

Tr: Leyla ise değişimin korkutucu olmadığını keşfetti.
En: Leyla discovered that change was not frightening.

Tr: İstanbul'un ayazında yürürken, Leyla gülümseyerek Emir'e döndü.
En: As they walked in the chilly weather of İstanbul, Leyla turned to Emir with a smile.

Tr: "Biz başardık," dedi ve kolunu kardeşine doladı.
En: "We did it," she said, wrapping her arm around her brother.

Tr: Emir de içten bir şekilde gülümsedi.
En: Emir also smiled genuinely.

Tr: "Evet, bir arada kaldıkça hep başarılı olacağız," diye yanıtladı.
En: "Yes, as long as we stay together, we will always succeed," he replied.

Tr: Böylece, hem tatlılarının kokusuyla hem de bir arada olmanın sıcaklığıyla dolu bu hikaye, güz mevsiminin huzurlu rüzgarıyla sona erdi.
En: And so, this story filled with the aroma of their sweets and the warmth of being together concluded with the peaceful breeze of the autumn season.


Vocabulary Words:
  • breeze: rüzgar
  • pondering: kafa yoruyorlardı
  • adapt: uyarlamak
  • incubator: kuluçka
  • iodine: iyot
  • determined: kararlı
  • audience: izleyiciler
  • flavors: tatlar
  • traditionalists: gelenekçiler
  • innovators: yenilikçiler
  • combinations: kombinasyonlar
  • compromise: uzlaşma
  • intrigued: ilgisini çekmişti
  • exotic: egzotik
  • decorated: süsleyecek
  • platform: platform
  • presentation: sunum
  • determination: azim
  • reward: ödüllendirmek
  • investment: yatırım
  • proposal: öneri
  • dynamic: dinamik
  • frightening: korkutucu
  • chilly: ayaz
  • genuinely: içten
  • succeed: başarılı olmak
  • aroma: koku
  • peaceful: huzurlu
  • approaching: yaklaşan
  • panel: panel
mostra meno
Informazioni
Autore FluentFiction.org
Organizzazione Kameron Kilchrist
Sito www.fluentfiction.com
Tag

Sembra che non tu non abbia alcun episodio attivo

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Corrente

Copertina del podcast

Sembra che non ci sia nessun episodio nella tua coda

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Successivo

Copertina dell'episodio Copertina dell'episodio

Che silenzio che c’è...

È tempo di scoprire nuovi episodi!

Scopri
La tua Libreria
Cerca