Trascritto

Soaring Over Cappadocia: A Journey of Sibling Dreams and Hopes

24 set 2024 · 16 min. 17 sec.
Soaring Over Cappadocia: A Journey of Sibling Dreams and Hopes
Capitoli

01 · Main Story

1 min. 44 sec.

02 · Vocabulary Words

12 min. 29 sec.

Descrizione

Fluent Fiction - Turkish: Soaring Over Cappadocia: A Journey of Sibling Dreams and Hopes Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/soaring-over-cappadocia-a-journey-of-sibling-dreams-and-hopes/ Story Transcript: Tr: Gökyüzü yavaşça günün...

mostra di più
Fluent Fiction - Turkish: Soaring Over Cappadocia: A Journey of Sibling Dreams and Hopes
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/soaring-over-cappadocia-a-journey-of-sibling-dreams-and-hopes

Story Transcript:

Tr: Gökyüzü yavaşça günün ilk ışıklarıyla aydınlanıyordu.
En: The sky was slowly illuminating with the first light of day.

Tr: Kapadokya’nın büyüleyici manzarası, güneşin ilk ışıkları tarafından sarıya boyanırken Emre derin bir nefes aldı.
En: As Cappadocia’s enchanting landscape was painted golden by the first rays of the sun, Emre took a deep breath.

Tr: Her yere yayılmış peri bacaları ve tuhaf kayalar, sonbaharın sıcak renkleriyle büyülü bir hal almıştı.
En: The fairy chimneys and peculiar rocks scattered everywhere had taken on a magical appearance with the warm colors of autumn.

Tr: Emre’nin kalbi hızlı atıyordu.
En: Emre's heart was pounding.

Tr: Bugün, Ayla’ya unutulmaz bir anı hediye etmek istiyordu.
En: Today, he wanted to gift Ayla an unforgettable memory.

Tr: Ayla, Emre’nin yanına geldi.
En: Ayla came over to Emre.

Tr: "Abi, burada olmak harika ama emin misin?" diye sordu, yüzünde tatlı bir tereddüt.
En: "Brother, it’s great to be here, but are you sure?" she asked, with a sweet hesitation on her face.

Tr: Emre gülümsedi.
En: Emre smiled.

Tr: "Evet, eminim.
En: "Yes, I’m sure.

Tr: Bunu ikimiz için yaptım.
En: I did this for both of us.

Tr: Biraz eğlenmeye hakkımız var, değil mi?"
En: We deserve a little fun, right?"

Tr: Ayla hafifçe başını salladı.
En: Ayla nodded slightly.

Tr: İçten içe ağabeyinin çabalarını takdir ediyordu.
En: She inwardly appreciated her brother’s efforts.

Tr: İkisinin masrafları kısıtlıydı.
En: Their finances were limited.

Tr: Ancak Emre, Ayla'nın yüzündeki o gerçek gülümsemeyi görmek için tasarruflarını harcadığına değdiğine inanıyordu.
En: Yet, Emre believed it was worth spending his savings to see that genuine smile on Ayla’s face.

Tr: Balon festivalindeki renkli sahne, onların yaşamındaki kasvetli bulutları kovmak için doğru yer gibi duruyordu.
En: The colorful scene at the balloon festival seemed like the right place to chase away the gloomy clouds in their lives.

Tr: Balonların birine bindiklerindeyse kalpleri heyecanla dolmuştu.
En: When they boarded one of the balloons, their hearts filled with excitement.

Tr: Yükseldikçe ayaklarının altındaki dünya küçüklüşüyor, manzara güzelleştikçe Akdeniz'den esen serin rüzgar yüzlerini okşuyordu.
En: As they ascended, the world beneath their feet grew smaller, and the view became more beautiful as the cool breeze from the Mediterranean gently caressed their faces.

Tr: Ayla ilk kez içten bir şekilde güldü.
En: Ayla laughed genuinely for the first time.

Tr: "Bu harika bir yer, abi!" dedi, gözleri parlıyordu.
En: "This place is amazing, brother!" she said, her eyes sparkling.

Tr: Emre, kardeşine yan yan baktı.
En: Emre glanced sideways at his sister.

Tr: Kendilerini yükseklere bakarken buldular.
En: They found themselves looking at greater heights.

Tr: Kalbindeki korkularla yüzleşmeye karar verdi.
En: He decided to face the fears in his heart.

Tr: "Ayla, seni en iyi şekilde büyütmek istiyorum.
En: "Ayla, I want to raise you in the best way I can.

Tr: Belki bazen korkuyorum ama korkmak doğal bir şey.
En: Maybe sometimes I’m scared, but being afraid is natural.

Tr: Seninle burada olmak, bunu anladım.
En: Being here with you, I realized this.

Tr: Birlikteysek ne olursa olsun üstesinden geliriz."
En: As long as we’re together, we can overcome anything."

Tr: Ayla, ağabeyinin elini sıcak bir şekilde sıkıca tuttu.
En: Ayla warmly grasped her brother's hand tightly.

Tr: "Biliyorum abi, sensiz ne yapardım."
En: "I know, brother, what would I do without you?"

Tr: Bu kısa diyaloğun ardından uzun süre sessiz kaldılar.
En: After this brief dialogue, they remained silent for a long time.

Tr: Ama bu sessizlik, daha çok huzur doluydu.
En: But this silence was more filled with peace.

Tr: Balon nazikçe yere indiğinde, Emre’nin kalbinde bir güven vardı.
En: When the balloon gently landed, Emre felt a sense of confidence in his heart.

Tr: Yolun kolay olmadığını biliyordu ama artık umudu vardı.
En: He knew the road wasn’t easy, but now he had hope.

Tr: İkisinin birlikte olduğu sürece hiçbir şeyin onları durduramayacağını hissetti.
En: He felt that as long as they were together, nothing could stop them.

Tr: Ayla'nın neşesi, Emre'ye hayatta devam etmesi için gereken gücü vermişti.
En: Ayla’s joy gave Emre the strength he needed to move forward in life.

Tr: Kurumuş otların arasında ilerlerken, Emre ve Ayla, gökyüzündeki renkli balonlara bakarak yeni bir başlangıç için umut doluydular.
En: As they walked through the dried grass, Emre and Ayla looked at the colorful balloons in the sky, hopeful for a new beginning.

Tr: Ve bu anı, ömür boyu hatırlayacaklardı.
En: And they would remember this moment for a lifetime.

Tr: Her yeni gün bir umut getirir, diyerek ellerini sımsıkı tutarak eve doğru yürüdüler.
En: Every new day brings hope, they said, holding hands tightly as they walked home.


Vocabulary Words:
  • illuminating: aydınlanıyordu
  • enchanting: büyüleyici
  • peculiar: tuhaf
  • scattered: yayılmış
  • pounding: hızlı atıyordu
  • hesitation: tereddüt
  • gloomy: kasvetli
  • ascended: yükseldikçe
  • breeze: rüzgar
  • caressed: okşuyordu
  • sparkling: parlıyordu
  • glanced: yan yan baktı
  • overcome: üstesinden gelmek
  • grasped: sıkıca tuttu
  • confidence: güven
  • dried: kurumuş
  • balloon: balon
  • festival: festival
  • finances: masraflar
  • autumn: sonbahar
  • genuine: içten
  • efforts: çabalar
  • appreciated: takdir ediyordu
  • landed: indi
  • silent: sessiz
  • gently: nazikçe
  • hopeful: umut doluydu
  • memory: anı
  • dialogue: diyalog
  • deserve: hakkımız
mostra meno
Informazioni
Autore FluentFiction.org
Organizzazione Kameron Kilchrist
Sito www.fluentfiction.org
Tag

Sembra che non tu non abbia alcun episodio attivo

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Corrente

Copertina del podcast

Sembra che non ci sia nessun episodio nella tua coda

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Successivo

Copertina dell'episodio Copertina dell'episodio

Che silenzio che c’è...

È tempo di scoprire nuovi episodi!

Scopri
La tua Libreria
Cerca