Trascritto

Rescue, Romance, and a Fire Alarm: A Summer Tale in Istanbul

30 lug 2024 · 17 min. 48 sec.
Rescue, Romance, and a Fire Alarm: A Summer Tale in Istanbul
Capitoli

01 · Main Story

1 min. 44 sec.

02 · Vocabulary Words

14 min. 4 sec.

Descrizione

Fluent Fiction - Turkish: Rescue, Romance, and a Fire Alarm: A Summer Tale in Istanbul Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/rescue-romance-and-a-fire-alarm-a-summer-tale-in-istanbul/ Story Transcript: Tr: Ece, lisenin...

mostra di più
Fluent Fiction - Turkish: Rescue, Romance, and a Fire Alarm: A Summer Tale in Istanbul
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/rescue-romance-and-a-fire-alarm-a-summer-tale-in-istanbul

Story Transcript:

Tr: Ece, lisenin koridorlarında koşturuyordu.
En: Ece was running through the high school corridors.

Tr: Yaz sıcağı dışarıda, İstanbul'un sokaklarını kavuruyordu.
En: The summer heat was scorching the streets of Istanbul outside.

Tr: Ece, sevimli bir sokak kedisinin peşine düşmüştü.
En: Ece had chased after a cute street cat.

Tr: Kediyi okulun içinde gördüğünde gözleri parladı.
En: Her eyes lit up when she saw the cat inside the school.

Tr: Mehmet'in orada olduğuna dair bir düşünce, bir an için onu tedirgin etti.
En: A thought that Mehmet might be there made her anxious for a moment.

Tr: Ama Ece, Mehmet'i etkilemek istiyordu.
En: But Ece wanted to impress Mehmet.

Tr: Kediyi kurtarmak, iyi bir fırsat gibi görünüyordu.
En: Rescuing the cat seemed like a good opportunity.

Tr: Kedi, hızlıca kütüphaneye doğru kaçtı.
En: The cat quickly ran towards the library.

Tr: Ece de onun peşinden.
En: Ece followed it.

Tr: Rafların arasında kaybolan kediyi gören Ece, yüksek bir kitaplık rafına tırmanmaya karar verdi.
En: Seeing the cat disappear among the shelves, Ece decided to climb a tall bookshelf.

Tr: Kitaplık, eskimiş ve sallanan bir şeydi.
En: The bookshelf was old and wobbly.

Tr: Bu işin zor olduğunu biliyordu ama başka çaresi yoktu.
En: She knew it was a difficult task, but she had no other choice.

Tr: Tam o sırada, Mehmet de orada belirdi.
En: Just then, Mehmet appeared there too.

Tr: Ece, Mehmet'in bakışlarını üzerinde hissetti ve bu onun cesaretini artırdı.
En: Ece felt Mehmet's eyes on her, which boosted her confidence.

Tr: Ama acele edince, elini yanlış bir yere koydu.
En: But in her haste, she put her hand in the wrong place.

Tr: Yanlışlıkla yangın alarmının düğmesine bastı.
En: She accidentally pressed the fire alarm button.

Tr: Aniden, okulun her yeri yüksek sesle çalan alarmın sesiyle doldu.
En: Suddenly, the entire school was filled with the loud sound of the alarm.

Tr: Öğrenciler ve öğretmenler panik halinde dışarı çıkmaya başladı.
En: Students and teachers started evacuating in panic.

Tr: Ece, kitaplığın tepesinde, kedi kucaklamış halde kalakaldı.
En: Ece was stranded at the top of the bookshelf, holding the cat.

Tr: Tüm gözler onun üzerindeydi.
En: All eyes were on her.

Tr: Bazıları gülüyordu, bazıları ise şaşkınlıkla izliyordu.
En: Some were laughing, while others watched in astonishment.

Tr: Mehmet, herkes dışarı koşarken arkasını dönmedi.
En: While everyone else ran outside, Mehmet didn't turn around.

Tr: Bunun yerine, Ece'ye yardım etmek için yanına geldi.
En: Instead, he came over to help Ece.

Tr: "Ece, tut!
En: "Ece, hold on!

Tr: Ben seni indiririm," dedi Mehmet, sakin bir sesle.
En: I will help you down," Mehmet said in a calm voice.

Tr: Ece, biraz utangaç ama aynı zamanda minnettardı.
En: Ece felt a bit shy but also grateful.

Tr: Mehmet, ona elini uzattı, ve yavaşça aşağıya inmelerine yardım etti.
En: Mehmet reached out to her, helping her slowly climb down.

Tr: Aşağı indiğinde, ikisi de uzun süre boyunca güldüler.
En: Once down, the two of them laughed for a long time.

Tr: Yangın alarmı hala çalıyordu ama ikisi için dünya durdu.
En: The fire alarm was still blaring, but for them, the world had stopped.

Tr: Bu karmaşık ve komik durumu paylaştılar.
En: They shared this complicated and funny situation.

Tr: Mehmet'in yardımseverliği, Ece'ye güven verdi.
En: Mehmet's helpfulness gave Ece confidence.

Tr: "Ece, kediye bak!
En: "Ece, look at the cat!

Tr: Ne kadar tatlı," dedi Mehmet.
En: How sweet it is," Mehmet said.

Tr: Ece, kediyi okşadı ve kendine olan güvenini biraz daha artırdı.
En: Ece petted the cat and felt a bit more confident.

Tr: "Teşekkürler Mehmet.
En: "Thank you, Mehmet.

Tr: Şu an gerçekten utandım ama senin yardımınla her şey daha iyi."
En: I’m really embarrassed right now, but everything is better with your help."

Tr: Mehmet gülümseyerek, "Önemli değil, Ece.
En: Mehmet smiled and said, "It's no big deal, Ece.

Tr: Gerçekten etkilemek istiyorsan, bunu zaten başardın," dedi.
En: If you really wanted to impress me, you've already succeeded."

Tr: Ece, o an kendisi olmanın yeterli olduğunu anladı.
En: At that moment, Ece realized that being herself was enough.

Tr: Sahip olduğu kalbin, olduğu gibi değerli olduğunu öğrendi.
En: She learned that her heart, as it was, was valuable.

Tr: Yaz sıcağının ortasında, İstanbul'un kalabalığında, iki genç birbirlerine biraz daha yakınlaştı.
En: In the middle of the summer heat, among the crowds of Istanbul, two young people grew a bit closer.

Tr: Yangın alarmı sonunda sustu, ama Ece ve Mehmet’in dostluğu yeni başladı.
En: The fire alarm finally stopped, but Ece and Mehmet's friendship had just begun.

Tr: Ece artık sahte bir cesaret maskesi takmasına gerek olmadığını biliyordu.
En: Ece knew she no longer needed to wear a mask of false bravery.

Tr: Kendisi, olduğu gibi, zaten Mehmet için etkileyiciydi.
En: Who she was, just as she was, already impressed Mehmet.

Tr: Ve böylece, o telaşlı yaz günü, Ece hem bir kedi kurtardı hem de yeni bir arkadaş kazandı.
En: And so, on that hectic summer day, Ece not only rescued a cat but also gained a new friend.

Tr: Okulun koridorları yine dolarken, Ece içten bir gülümsemeyle hayatına devam etti.
En: As the school corridors filled up again, Ece continued with her life with a sincere smile.

Tr: Mehmet'le birlikte, her şeyin daha güzel olacağını biliyordu.
En: She knew that with Mehmet, everything would be better.


Vocabulary Words:
  • corridors: koridorlar
  • scorching: kavuruyordu
  • chased: peşine düşmüştü
  • anxious: tedirgin
  • impress: etkilemek
  • rescuing: kurtarmak
  • opportunity: fırsat
  • wobbly: sallanan
  • task: iş
  • appeared: belirdi
  • boosted: artırdı
  • haste: acele
  • pressed: bastı
  • evacuating: dışarı çıkmaya
  • stranded: kalakaldı
  • astonishment: şaşkınlık
  • calm: sakin
  • grateful: minnettar
  • blaring: çalıyordu
  • confidence: güven
  • sincere: içten
  • mask: maske
  • false: sahte
  • bravery: cesaret
  • impressed: etkileyiciydi
  • hectic: telaşlı
  • rescued: kurtardı
  • crowds: kalabalık
  • helpfulness: yardımseverliği
  • utterly: son derece
mostra meno
Informazioni
Autore FluentFiction.org
Organizzazione Kameron Kilchrist
Sito www.fluentfiction.org
Tag

Sembra che non tu non abbia alcun episodio attivo

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Corrente

Copertina del podcast

Sembra che non ci sia nessun episodio nella tua coda

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Successivo

Copertina dell'episodio Copertina dell'episodio

Che silenzio che c’è...

È tempo di scoprire nuovi episodi!

Scopri
La tua Libreria
Cerca