Rescue in the Dark: Saving Istanbul's Angel Fish
Scarica e ascolta ovunque
Scarica i tuoi episodi preferiti e goditi l'ascolto, ovunque tu sia! Iscriviti o accedi ora per ascoltare offline.
Rescue in the Dark: Saving Istanbul's Angel Fish
Questa è una trascrizione generata automaticamente. Si prega di notare che non è garantita la completa accuratezza.
Capitoli
Descrizione
Fluent Fiction - Turkish: Rescue in the Dark: Saving Istanbul's Angel Fish Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/rescue-in-the-dark-saving-istanbuls-angel-fish/ Story Transcript: Tr: Istanbul Akvaryum'da bir sonbahar akşamıydı....
mostra di piùFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/rescue-in-the-dark-saving-istanbuls-angel-fish
Story Transcript:
Tr: Istanbul Akvaryum'da bir sonbahar akşamıydı.
En: It was an autumn evening at the Istanbul Aquarium.
Tr: Hava kararıyor, burnundan vurup geçen rüzgarların habercisi oluyordu.
En: The sun was setting, heralding the chilly winds soon to come.
Tr: Emine, akvaryumun iç kısmında, büyük bir su tankının önünde duruyordu.
En: Emine stood inside the aquarium, in front of a large water tank.
Tr: Gözleri, nadir bir balık türü olan Deniz Meleği'ne odaklanmıştı.
En: Her eyes were focused on a rare species of fish called the Angel Fish.
Tr: Bu balık, onun aylar süren araştırma projesinin merkezindeydi.
En: This fish was the centerpiece of her research project that had been ongoing for months.
Tr: Ancak iş yükü onun omuzlarına ağır yük bindiriyordu.
En: However, the workload was a heavy burden on her shoulders.
Tr: Yanında onun daha genç meslektaşı Ahmet vardı.
En: Beside her was her younger colleague, Ahmet.
Tr: Ahmet hırslı bir gençti, ama tecrübeleri sınırlıydı.
En: Ahmet was an ambitious young man, but his experience was limited.
Tr: "Emine, bu balıkları daha iyi korumanın bir yolu var," dedi Ahmet.
En: "Emine, there's a way we can protect these fish better," Ahmet said.
Tr: Emine içten içe Ahmet’in cesaretini takdir ediyordu, ancak tecrübelerini hiçe sayıyor olması sinirlerini bozuyordu.
En: Emine inwardly appreciated Ahmet’s bravery, but it was frustrating that he seemed to disregard her experience.
Tr: Aniden dışarıda başlayan fırtınanın gümbürtüsü akvaryumun içini sarstı.
En: Suddenly, the rumbling of a storm that began outside shook the inside of the aquarium.
Tr: Işıklar bir anlığına titrer gibi oldu ve sonra tamamen söndü.
En: The lights flickered momentarily and then went out completely.
Tr: Tüm ortam karanlığa gömüldü.
En: The entire place was plunged into darkness.
Tr: Emine dikkatle etrafına bakındı.
En: Emine carefully looked around.
Tr: Balık tanklarının üzerine yansıyan mavi ışık hafifçe kayboldu, suyun sesi artık daha tiz ve tehditkardı.
En: The blue light reflected on the fish tanks faded slightly; the sound of the water now sharper and more threatening.
Tr: "Ahmet, jeneratörün çalışması lazım," dedi Emine panik halinde.
En: "Ahmet, the generator needs to start," Emine said, panicking.
Tr: Aquaryumun yaşam destek sistemleri, balıkların oksijene ulaşımı, elektriğe bağlıydı.
En: The aquarium's life support systems, and the fish's access to oxygen, depended on electricity.
Tr: Ahmet, "Eğer jeneratör çalışmazsa, oksijen seviyeleri birkaç saat içinde kritik hale gelebilir," diye uyardı.
En: Ahmet warned, "If the generator doesn't work, oxygen levels could become critical in a few hours."
Tr: O an, Emine'nin kafasında bir plan şekillendi.
En: At that moment, a plan began to form in Emine's mind.
Tr: Cesur, ama riskli bir plandı.
En: It was a bold but risky plan.
Tr: "Ahmet," dedi, "suyu elle döndürmemiz gerekecek."
En: "Ahmet," she said, "we'll need to circulate the water manually."
Tr: Ahmet'in gözleri endişeyle açıldı, ama sonra başını salladı.
En: Ahmet's eyes widened with worry, but then he nodded.
Tr: "Deneyelim," dedi.
En: "Let's try," he said.
Tr: Ellerini suya daldırarak, tankları manuel olarak su sirkülasyonu ile oksijenlendirmeye başladılar.
En: By dipping their hands into the water, they began to oxygenate the tanks manually through water circulation.
Tr: Saatler, gün gibi geçti.
En: Hours passed like days.
Tr: Yorgunluk ve gerilim, sonunda ortak bir çaba ve kararlılıkla yıkıldı.
En: Fatigue and tension were eventually overcome through shared effort and determination.
Tr: Emine ve Ahmet, balıkları kurtarmışlardı.
En: Emine and Ahmet had saved the fish.
Tr: Tanklar sabaha karşı titrek ışıklarla tekrar canlandığında, balıklar hala canlıydı.
En: When the tanks came back to life with flickering lights by dawn, the fish were still alive.
Tr: İkisi de yorgun ama mutluydu.
En: Both were exhausted but happy.
Tr: "Birbirimizi dinlemeliyiz," dedi Emine hafifçe.
En: "We need to listen to each other," Emine said softly.
Tr: Ahmet gülümsedi.
En: Ahmet smiled.
Tr: "Evet," dedi, "bazen deneyim, bazen yenilik işe yarar."
En: "Yes," he said, "sometimes experience works, sometimes innovation."
Tr: Ve o gece, İstanbul Akvaryumu'nun karanlık sularında, anlayış ve ortak çaba yeni bir yol buldu.
En: And that night, in the dark waters of the Istanbul Aquarium, understanding and collaboration found a new path.
Vocabulary Words:
- autumn: sonbahar
- heralding: habercisi
- chilly: soğuk
- species: tür
- centerpiece: merkezinde
- ongoing: süren
- workload: iş yükü
- burden: yük
- ambitious: hırslı
- disregard: hiçe saymak
- rumbling: gümbürtü
- flickered: titredi
- plunged: gömüldü
- generator: jeneratör
- critical: kritik
- circulate: döndürmek
- manual: elle
- oxygenate: oksijenlendirmek
- fatigue: yorgunluk
- tension: gerilim
- determination: kararlılık
- collaboration: ortak çaba
- understanding: anlayış
- path: yol
- blown: uçuran
- appreciated: takdir edilen
- ambition: hırs
- storm: fırtına
- threatening: tehditkar
- momentarily: anlık
Informazioni
Autore | FluentFiction.org |
Organizzazione | Kameron Kilchrist |
Sito | www.fluentfiction.org |
Tag |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company