Trascritto

Kebabs and Collisions: An Istanbul Encounter

17 nov 2023 · 15 min. 23 sec.
Kebabs and Collisions: An Istanbul Encounter
Capitoli

01 · Main Story

1 min. 40 sec.

02 · Vocabulary Words

11 min. 34 sec.

Descrizione

Fluent Fiction - Turkish: Kebabs and Collisions: An Istanbul Encounter Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/kebabs-and-collisions-an-istanbul-encounter/ Story Transcript: Tr: İstanbul'un kalbinde, her köşesinde tarih fısıldayan Kapalıçarşı'nın...

mostra di più
Fluent Fiction - Turkish: Kebabs and Collisions: An Istanbul Encounter
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/kebabs-and-collisions-an-istanbul-encounter

Story Transcript:

Tr: İstanbul'un kalbinde, her köşesinde tarih fısıldayan Kapalıçarşı'nın renkli koridorlarında Ayşe ve Mehmet adında iki yabancının yolları kesişmek üzereydi.
En: In the heart of Istanbul, in every corner of the Grand Bazaar where history whispers, the paths of two strangers, Ayşe and Mehmet, were about to cross.

Tr: Ayşe, dükkan dükkan dolaşırken gözüne kestirdiği mavi boncuklu bileziği almaya karar vermişti.
En: Ayşe had decided to buy a blue-beaded bracelet she had set her eyes on while wandering through the colorful corridors of the bazaar.

Tr: Havanın da güzel olmasını fırsat bilip, dükkanın önündeki kebapçıdan bir dürüm kebap alıp lezzetine varmak istemişti.
En: She also wanted to seize the opportunity of the beautiful weather and taste the delicious flavors by getting a dürüm kebab from the kebab restaurant in front of the shop.

Tr: Mehmet ise İstanbul gezisinde doğup büyüdüğü bu tarihi pazar yerine her gelişinde çocukluğunu hatırlar, oyunlar oynadığı daracık sokaklara, koşuşturduğu esnaf dostlarının yanına mutlaka uğrardı.
En: Mehmet, on the other hand, would reminisce about his childhood every time he visited this historical market where he was born and raised.

Tr:
En: He would always stop by the narrow streets where he used to play games and visit the bustling tradesmen friends.

Tr: O gün de Kapalıçarşı'nın geleneksel lezzetlerinden kebap yemeye karar vermişti.
En: On that day, he had decided to taste the traditional flavors of the Grand Bazaar and eat kebab.

Tr: Koridorlar yavaş yavaş kalabalıklaşıyordu.
En: The corridors were slowly getting crowded.

Tr: İnsanlar, alışverişin ve pazarlığın telaşında adım atacak yer bulmakta zorlanıyordu.
En: People struggled to find space to take a step amidst the hustle and bustle of shopping and bargaining.

Tr: Ayşe, az ilerideki takı dükkanına doğru ilerlerken, Mehmet de dalgın dalgın yediği kebabın tadını çıkarıyordu.
En: As Ayşe headed towards the jewelry shop a little further ahead, Mehmet was leisurely savoring the kebab he was eating.

Tr: Bir anlık dikkatsizlikle ve büyük bir tesadüf eseri, ikili tam da Kapalıçarşı'nın en kalabalık köşesinde çarpıştı.
En: With a moment of carelessness and a stroke of great coincidence, the two collided right at the busiest corner of the Grand Bazaar.

Tr: Bu çarpışma, ne Ayşe'nin ne de Mehmet'in tahmin edebileceği bir kargaşaya yol açtı.
En: This collision led to a commotion that neither Ayşe nor Mehmet could have predicted.

Tr: Ayşe'nin elindeki dürüm, havada bir takla atarak Mehmet'in neye uğradığını şaşırmasına neden oldu.
En: Ayşe's dürüm took a somersault in the air, causing Mehmet to be taken aback.

Tr: Mehmet'in elindeki kebap da aynı kaderi paylaşmış ve yerde bir komedi filmi sahnesini aratmayacak şekilde bir kebap halısı oluşturmuştu.
En: The same fate befell Mehmet's kebab, turning the ground into a scene resembling a comedy film.

Tr: Herkes durup olan biteni izlerken, Ayşe ve Mehmet şaşkınlık içinde birbirlerine baktı.
En: As everyone paused to watch what was happening, Ayşe and Mehmet looked at each other in surprise.

Tr: O anki manzara o kadar komikti ki, ikisi de kahkahalar atmaktan kendini alamadı.
En: The sight was so comical that they couldn't help bursting into laughter.

Tr: Kebaplar yerde, soslar ayakkabılara bulaşmış, domatesler ise bir yandan bir yandaydı.
En: The kebabs were on the ground, the sauces had splattered onto their shoes, and the tomatoes were rolling all over the place.

Tr: Bu gülünç durum, iki yabancıyı bir anda samimi bir sohbetin içine çekti.
En: This ludicrous situation suddenly drew the attention of the two strangers into a friendly conversation.

Tr: Mehmet, Ayşe'ye kebabını telafi etmek için yeni bir dürüm almayı teklif etti ve o da kabul etti.
En: Mehmet offered to get a new dürüm to make up for Ayşe's kebab, and she accepted.

Tr: Birlikte kebapçıya giderken, Kapalıçarşı'nın bu eski ve dar sokakları onları eski dostlar gibi yakınlaştırıyordu.
En: As they went to the kebab restaurant together, the narrow and ancient streets of the Grand Bazaar were bringing them closer like old friends.

Tr: Yeni dürümleriyle tekrar kebaplarını yerken, gülüşmeler eşliğinde tanışıp kaynaştılar.
En: As they enjoyed their new dürüms again, they laughed and got to know each other.

Tr: Bu ilginç çarpışma anı, onlar için unutulmaz bir anı ve yeni bir arkadaşlık başlangıcı oldu.
En: This unusual collision moment became an unforgettable memory and marked the beginning of a new friendship.

Tr: Güneş Kapalıçarşı'nın üzerine veda ederken, Ayşe ile Mehmet'in yüzlerinde memnuniyetin ve neşenin izleri vardı.
En: As the sun bid farewell to the Grand Bazaar, there were traces of joy and contentment on the faces of Ayşe and Mehmet.

Tr: Kebaplar yere düşmüş olsa da, yeni bir dostluk Kapalıçarşı'nın kalabalığında yeşermişti.
En: Despite the kebabs falling to the ground, a new friendship had blossomed amidst the crowds of the Grand Bazaar.


Vocabulary Words:
  • In: İstanbul'un
  • heart: Kalbinde
  • corner: Köşesinde
  • whispers: Fısıldayan
  • paths: Yolları
  • strangers: Yabancıların
  • decided: Karar vermişti
  • bracelet: Bilezik
  • wandering: Dolaşırken
  • colorful: Renkli
  • corridors: Koridorlarında
  • seize: Fırsat bilip
  • opportunity: Fırsatını
  • delicious: Lezzetli
  • flavors: Lezzetler
  • dürüm: Telafi etmek
  • kebab: Kebap
  • restaurant: Kebapçı
  • front: Dükkanın önünde
  • shop: Dükkan
  • childhood: Çocukluğunu
  • visiting: Uğrardı
  • narrow: Daracık
  • streets: Sokaklara
  • games: Oyunlar
  • bustling: Koşuşturduğu
  • tradesmen: Esnaf
  • collision: Çarpışma
  • commotion: Kargaşa
  • predicted: Tahmin edebileceği
mostra meno
Informazioni
Autore FluentFiction.org
Organizzazione Kameron Kilchrist
Sito www.fluentfiction.org
Tag

Sembra che non tu non abbia alcun episodio attivo

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Corrente

Copertina del podcast

Sembra che non ci sia nessun episodio nella tua coda

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Successivo

Copertina dell'episodio Copertina dell'episodio

Che silenzio che c’è...

È tempo di scoprire nuovi episodi!

Scopri
La tua Libreria
Cerca