From Fear to Friendship: Selim's Chemistry Class Challenge
Scarica e ascolta ovunque
Scarica i tuoi episodi preferiti e goditi l'ascolto, ovunque tu sia! Iscriviti o accedi ora per ascoltare offline.
From Fear to Friendship: Selim's Chemistry Class Challenge
Questa è una trascrizione generata automaticamente. Si prega di notare che non è garantita la completa accuratezza.
Capitoli
Descrizione
Fluent Fiction - Turkish: From Fear to Friendship: Selim's Chemistry Class Challenge Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/from-fear-to-friendship-selims-chemistry-class-challenge/ Story Transcript: Tr: İstanbul Lisesi’ndeki sınıf, kimya dersi...
mostra di piùFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/from-fear-to-friendship-selims-chemistry-class-challenge
Story Transcript:
Tr: İstanbul Lisesi’ndeki sınıf, kimya dersi için heyecanla hazırlanıyordu.
En: The class at İstanbul Lisesi was eagerly preparing for the chemistry lesson.
Tr: Dışarıda sonbahar yaprakları rüzgarda dans ederken, içeride öğrenciler deney tüpleriyle uğraşıyordu.
En: Outside, autumn leaves danced in the wind, while inside, students were busy with test tubes.
Tr: Selim, her zamanki yerinde, ön sırada oturuyordu.
En: Selim was sitting in his usual spot, in the front row.
Tr: Kimyada başarılı olmak zorundaydı çünkü önemli bir burs için yarışacaktı.
En: He had to succeed in chemistry because he would be competing for an important scholarship.
Tr: Ama stres, onun en büyük düşmanıydı.
En: But stress was his biggest enemy.
Tr: Selim'in yanında Ebru oturuyordu.
En: Selim's deskmate, Ebru, was sitting beside him.
Tr: Gözleri, Selim'in üzerindeydi.
En: Her eyes were on Selim.
Tr: Ona görünmeden yardım etmeye çalışıyordu.
En: She was trying to help him without being noticed.
Tr: Selim’in endişelerini hissedebiliyordu.
En: She could feel his anxiety.
Tr: Sınıfın sonunda ise Kerem şakalara devam ediyordu ama aslında kendini beğendirmeye çalışıyordu.
En: At the back of the class, Kerem continued with his jokes but was actually trying to impress.
Tr: “Tamam çocuklar, unutmayın deneyimiz çok önemli,” dedi öğretmen. Deneye başlamaları için işaret verdi.
En: "Alright, kids, don't forget that our experiment is very important," the teacher said, giving the signal to begin the experiment.
Tr: Selim hızlı bir şekilde işe koyuldu.
En: Selim quickly got to work.
Tr: Ama gerginliği ellerinin titremesine neden oluyordu.
En: But his nervousness was causing his hands to tremble.
Tr: Deneyin ortasında aniden Selim’in yüzü soldu ve bir an sonra yere yığıldı.
En: In the middle of the experiment, Selim's face suddenly went pale, and a moment later, he collapsed on the floor.
Tr: Etraf karıştı.
En: Chaos ensued.
Tr: Herkes paniklemişti.
En: Everyone was in a panic.
Tr: Öğretmen hemen yardım çağırdı.
En: The teacher immediately called for help.
Tr: Kerem ve Ebru, Selim'in yanına koştular.
En: Kerem and Ebru rushed to Selim's side.
Tr: Kerem, cesur olmaya çalışırken, "Merak etme, Selim. Biz buradayız," dedi.
En: While trying to be brave, Kerem said, "Don't worry, Selim. We're here."
Tr: Ebru ise Selim’in elini tuttu.
En: Ebru held Selim's hand.
Tr: Sonunda Selim kendine geldi.
En: Finally, Selim came to.
Tr: Gözleri açılırken Ebru'nun endişeli yüzünü gördü.
En: As he opened his eyes, he saw Ebru's worried face.
Tr: "Sen iyi misin?" diye sordu Ebru.
En: "Are you okay?" she asked.
Tr: “Bilmiyorum... Çok stresliyim," diye itiraf etti Selim.
En: "I don't know... I'm very stressed," Selim admitted.
Tr: “Yalnız değilsin,” dedi Ebru kararlılıkla.
En: "You're not alone," Ebru said decisively.
Tr: “Beraber çalışabiliriz. Yardım ederiz.”
En: "We can work together. We'll help you."
Tr: Kerem de gülümsedi.
En: Kerem smiled too.
Tr: "Evet, Ebru haklı. Birlikte daha güçlüyüz."
En: "Yes, Ebru is right. We're stronger together."
Tr: Selim'in içi ısındı.
En: Selim felt warmth inside.
Tr: Yardım almak istememişti ama bunun gücünü görüyordu.
En: He hadn't wanted to ask for help, but he was seeing its strength.
Tr: Sonraki günlerde, Ebru ve Kerem, Selim'le çalışmaya başladılar.
En: In the days that followed, Ebru and Kerem started working with Selim.
Tr: Birlikte geçirdikleri saatler onları daha da yakınlaştırdı.
En: The hours they spent together brought them closer.
Tr: Deneme günü geldiğinde, Selim daha rahattı.
En: When the exam day arrived, Selim was more relaxed.
Tr: Ebru ve Kerem yanındaydı ve bu ona güven veriyordu.
En: Ebru and Kerem were by his side, and that gave him confidence.
Tr: Deney başarılı geçti.
En: The experiment went successfully.
Tr: Selim, Ebru ve Kerem'e teşekkür etti.
En: Selim thanked Ebru and Kerem.
Tr: “Bunu tek başıma yapamazdım,” dedi gülerek.
En: "I couldn't have done this on my own," he said with a smile.
Tr: Bu olay Selim'e önemli bir ders verdi.
En: This incident taught Selim an important lesson.
Tr: Yardım istemek zayıflık değildi.
En: Asking for help wasn't a weakness.
Tr: Aksine, birlikte çalışmak daha güçlü hale getiriyordu.
En: On the contrary, working together made him stronger.
Tr: Şimdi yalnız değildi ve bu onu gerçekten mutlu etmişti.
En: He was no longer alone, and that made him truly happy.
Tr: O andan itibaren, her adımda yanında arkadaşlarının desteği olduğunu biliyordu.
En: From that moment on, he knew he had the support of his friends at every step.
Tr: Koca İstanbul Lisesi, onunla birlikte nefes alıp veriyordu.
En: The entire İstanbul Lisesi was breathing with him.
Tr: Artık başarısızlıktan korkmuyordu; çünkü yalnız değildi.
En: He was no longer afraid of failure because he wasn't alone.
Vocabulary Words:
- eagerly: heyecanla
- scholarship: burs
- tremble: titremek
- collapse: yığılmak
- pale: solgun
- chaos: karışıklık
- panic: panik
- signal: işaret
- anxiety: endişe
- decisively: kararlılıkla
- brave: cesur
- admit: itiraf etmek
- strength: güç
- confidence: güven
- successfully: başarılı bir şekilde
- incident: olay
- weakness: zayıflık
- together: birlikte
- support: destek
- nervousness: gerginlik
- enemy: düşman
- impress: beğendirmek
- rush: koşmak
- worry: endişe etmek
- relaxed: rahat
- warmth: iç ısısı
- attempt: denemek
- competing: yarışmak
- closer: daha yakın
- afraid: korkmuş
Informazioni
Autore | FluentFiction.org |
Organizzazione | Kameron Kilchrist |
Sito | www.fluentfiction.org |
Tag |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company
Commenti