Chasing Legends: Unearthing Cappadocia's Hidden Relic

27 ago 2024 · 14 min. 33 sec.
Chasing Legends: Unearthing Cappadocia's Hidden Relic
Capitoli

01 · Main Story

1 min. 43 sec.

02 · Vocabulary Words

10 min. 50 sec.

Descrizione

Fluent Fiction - Turkish: Chasing Legends: Unearthing Cappadocia's Hidden Relic Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/chasing-legends-unearthing-cappadocias-hidden-relic/ Story Transcript: Tr: Gökyüzü masmaviydi. En: The sky was a...

mostra di più
Fluent Fiction - Turkish: Chasing Legends: Unearthing Cappadocia's Hidden Relic
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/chasing-legends-unearthing-cappadocias-hidden-relic

Story Transcript:

Tr: Gökyüzü masmaviydi.
En: The sky was a deep blue.

Tr: Emre ve Zeynep, Kapadokya'nın büyüleyici manzarasını görmek için sıcak hava balonuna bindi.
En: Emre and Zeynep boarded the hot air balloon to see the enchanting landscape of Cappadocia.

Tr: Aşağıda, peribacaları kıvrımlı bir resim gibi görünüyordu.
En: Below, the fairy chimneys looked like a winding picture.

Tr: Yaz sıcağı hafiften yüzlerine vuruyordu.
En: The summer heat gently touched their faces.

Tr: Emre'nin kalbi küt küt atıyordu; çünkü gizli mağara tapınağını bulmayı çok istiyordu.
En: Emre's heart was pounding because he was eager to find the secret cave temple.

Tr: Eski bir hikâye, orada bir eser saklı olduğunu söylüyordu.
En: An old story told that a relic was hidden there.

Tr: Zeynep ise temkinliydi.
En: Zeynep, however, was cautious.

Tr: "Emre, bu hikâye sadece bir efsane olabilir," dedi.
En: "Emre, this story might just be a legend," she said.

Tr: Ama Emre, köklerine daha fazla bağlanmak istiyordu.
En: But Emre wanted to connect more with his roots.

Tr: Balon alçaldığında ikisi de aşağıya indi.
En: When the balloon descended, both got off.

Tr: Onları mağara yolunda taş yığınları karşıladı.
En: They were met with piles of stones along the path to the cave.

Tr: "Taşlar yolu kapatmış," dedi Zeynep.
En: "The stones have blocked the way," said Zeynep.

Tr: Emre düşünceliydi.
En: Emre was pensive.

Tr: Başka bir yol denemek istiyordu.
En: He wanted to try another way.

Tr: "Farklı bir yol deneyelim," dedi Emre kararlı bir sesle.
En: "Let's try a different path," Emre said with a determined voice.

Tr: Zeynep tereddüt etti ama sonunda Emre'yi takip etmeye karar verdi.
En: Zeynep hesitated but eventually decided to follow Emre.

Tr: Dikkatli adımlarla ilerlediler.
En: They proceeded with careful steps.

Tr: Zeynep, "Emin misin?" diye sordu.
En: Zeynep asked, "Are you sure?"

Tr: Emre sadece başını salladı.
En: Emre just nodded.

Tr: İçine doğan his, onu durduramazdı.
En: The feeling inside him couldn't be suppressed.

Tr: Sonunda gizli mağara tapınağına vardılar.
En: Finally, they reached the secret cave temple.

Tr: İçerisi karanlıktı ama duvarlar inanılmaz figürlerle süslenmişti.
En: It was dark inside, but the walls were adorned with incredible figures.

Tr: Rehberin anlattığı hikaye gözlerinde canlandı.
En: The story told by their guide came to life before their eyes.

Tr: Emre dikkatlice etrafa baktı ve sonunda küçük bir nesne gördü; belki bir kalıntıydı.
En: Emre looked around carefully and eventually saw a small object; perhaps it was a relic.

Tr: Dokunduğunda tozlar kalktı ve metalik küçük bir parıltı belirdi.
En: When he touched it, dust rose and a small metallic glint appeared.

Tr: Zeynep, "Belki de doğruymuş," diye fısıldadı.
En: "Maybe it was true," Zeynep whispered.

Tr: Emre'nin içinde bir heyecan dalgası yükseldi.
En: A wave of excitement surged within Emre.

Tr: Kökleriyle derin bir bağ kurduğunu hissetti.
En: He felt a deep connection to his roots.

Tr: Zeynep ise babaannesinin anlattığı eski hikayeler hakkında yeniden düşünmeye başladı, belki de hikayeler dinlemeye değermiş.
En: Zeynep, on the other hand, started to rethink the old stories her grandmother told; maybe they were worth listening to after all.

Tr: İkisi de balona geri döndüğünde farklı bir duygu içindeydi.
En: When they returned to the balloon, they were filled with different emotions.

Tr: Emre, yerel kültürü daha iyi anlamanın mutluluğunu yaşıyordu.
En: Emre was happy to better understand the local culture.

Tr: Zeynep ise merak ve gerçekçilik arasında denge kurmuştu.
En: Zeynep had balanced curiosity with realism.

Tr: Geniş gökyüzüne yükselirken, birbirlerine gülümsediler.
En: As they ascended to the vast sky, they smiled at each other.

Tr: Kapadokya'nın masalsı topraklarında, bu deneyim ikisini de değiştirmişti.
En: In the fairytale lands of Cappadocia, this experience had changed them both.

Tr: Artık geçmişin sırları onlar için biraz daha anlamlıydı.
En: Now, the mysteries of the past were a bit more meaningful to them.


Vocabulary Words:
  • enchanting: büyüleyici
  • landscape: manzara
  • fairy chimneys: peribacaları
  • winding: kıvrımlı
  • pounding: küt küt atmak
  • relic: eser
  • cautious: temkinli
  • legend: efsane
  • descended: alçaldı
  • piles: yığınlar
  • pensive: düşünceli
  • determined: kararlı
  • hesitated: tereddüt etti
  • suppressed: durdurmak
  • adorned: süslemek
  • incredible: inanılmaz
  • guide: rehber
  • object: nesne
  • dust: toz
  • metallic: metalik
  • glint: parıltı
  • excitement: heyecan
  • connection: bağ
  • rethinking: yeniden düşünmek
  • emotions: duygular
  • ascended: yükseldi
  • vast: geniş
  • fairytale: masalsı
  • mysteries: sırlar
  • meaningful: anlamlı
mostra meno
Informazioni
Autore FluentFiction.org
Organizzazione Kameron Kilchrist
Sito www.fluentfiction.org
Tag

Sembra che non tu non abbia alcun episodio attivo

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Corrente

Copertina del podcast

Sembra che non ci sia nessun episodio nella tua coda

Sfoglia il catalogo di Spreaker per scoprire nuovi contenuti

Successivo

Copertina dell'episodio Copertina dell'episodio

Che silenzio che c’è...

È tempo di scoprire nuovi episodi!

Scopri
La tua Libreria
Cerca