Cappadocia's Trials: A Family's Battle with Nature & Healing
Scarica e ascolta ovunque
Scarica i tuoi episodi preferiti e goditi l'ascolto, ovunque tu sia! Iscriviti o accedi ora per ascoltare offline.
Cappadocia's Trials: A Family's Battle with Nature & Healing
Questa è una trascrizione generata automaticamente. Si prega di notare che non è garantita la completa accuratezza.
Capitoli
Descrizione
Fluent Fiction - Turkish: Cappadocia's Trials: A Family's Battle with Nature & Healing Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/cappadocias-trials-a-familys-battle-with-nature-healing/ Story Transcript: Tr: Kemal, sabahın ilk ışıkları...
mostra di piùFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/cappadocias-trials-a-familys-battle-with-nature-healing
Story Transcript:
Tr: Kemal, sabahın ilk ışıkları ile uyandı.
En: Kemal woke up with the first light of dawn.
Tr: Gözleri tarladan gelecek seslerde, yüreği ise çiftliğin geleceğinde.
En: His eyes were on the sounds coming from the field, while his heart was focused on the future of the farm.
Tr: Yaz ayları burada, Kapadokya'nın yemyeşil tarlalarında yoğun geçerdi.
En: Summers here, in the lush fields of Cappadocia, were always busy.
Tr: Gökyüzünde yükselen sıcak hava balonları manzarayı daha da güzelleştirirdi.
En: The hot air balloons rising in the sky made the scenery even more beautiful.
Tr: Elif, Kemal'in kuzeni, çiftlikte yaz tatilini geçiriyordu.
En: Elif, Kemal's cousin, was spending her summer vacation at the farm.
Tr: Elif tıp fakültesinde öğrenciydi ve burada öğrendiklerini uygulama şansı buluyordu.
En: Elif was a medical student and had the chance to practice what she had learned here.
Tr: Bu, onun hem tatili hem de pratiğiydi.
En: This was both a vacation and practical experience for her.
Tr: Aslı ise Kemal'in hayat arkadaşı, çiftliğin gizli kahramanıydı.
En: Aslı, on the other hand, was Kemal's life partner and the unsung hero of the farm.
Tr: İkisi de ailelerinin refahı için gece gündüz çalışırdı.
En: Both of them worked day and night for the well-being of their families.
Tr: Bir gün, Aslı tarlada çalışırken aniden nefes almakta zorlandı.
En: One day, while Aslı was working in the field, she suddenly had trouble breathing.
Tr: Derisi kızardı ve dudakları şişmeye başladı.
En: Her skin turned red, and her lips started to swell.
Tr: Kemal, hızla Aslı'nın yanına koştu. Paniklemişti.
En: Kemal quickly ran to Aslı's side, panicking.
Tr: Bu ani alerjik tepkiyi daha önce hiç yaşamamışlardı.
En: They had never experienced such a sudden allergic reaction before.
Tr: "Elif, hemen gel!" diye bağırdı Kemal.
En: "Elif, come here immediately!" shouted Kemal.
Tr: Elif koşarak geldi ve durumu inceledi.
En: Elif ran over and examined the situation.
Tr: "Bu ciddi bir alerjik reaksiyon," dedi Elif.
En: "This is a serious allergic reaction," Elif said.
Tr: "Ne yapacağız?"
En: "What are we going to do?"
Tr: Kemal'in aklında iki seçenek vardı.
En: Kemal had two options in mind.
Tr: Profesyonel yardım almak için şehir merkezine gitmek ki bu hem uzak hem de masraflıydı,
En: Either they could go to the city center for professional help, which was both far and expensive,
Tr: ya da Elif'in önerileriyle hareket etmek.
En: or they could act on Elif's suggestions.
Tr: "Mecburen anlaman gerekiyor," dedi Kemal, Elif'e bakarak.
En: "You have to understand, we don't have any other choice right now," Kemal said, looking at Elif.
Tr: "Şu an elimin altında sadece sen varsın."
En: "You're the only one we have at the moment."
Tr: Elif, çantasında taşıdığı bazı ilaçları ve tıbbi malzemeleri çıkardı.
En: Elif took out some medications and medical supplies she carried in her bag.
Tr: Aslı'ya önce antihistaminik bir ilaç verdi.
En: She first gave Aslı an antihistamine.
Tr: Sonra ona yatmasını ve dinlenmesini söyledi.
En: Then she told her to lie down and rest.
Tr: Birkaç saat geçti ama Aslı'nın durumu kötüye gitti.
En: Several hours passed, but Aslı's condition worsened.
Tr: Nefesi daha da zorlaşmıştı.
En: Her breathing became even more labored.
Tr: Kemal'in gözü yaşlıydı.
En: Kemal's eyes were filled with tears.
Tr: "Yanlış mı yaptık, Elif?" dedi.
En: "Did we do the wrong thing, Elif?" he asked.
Tr: "Gerekli müdahaleyi yapmam lazım," dedi Elif, kararlılıkla.
En: "I need to make the necessary intervention," Elif said resolutely.
Tr: Eski bir Anadolu ilacını düşündü.
En: She thought about an ancient Anatolian remedy.
Tr: Bal ve limon karışımını hazırladı ve bu karışımı Aslı'ya içirdi.
En: She prepared a mixture of honey and lemon and gave it to Aslı to drink.
Tr: Aynı zamanda nefes yolunu açacak bazı modern ilaçları uyguladı.
En: At the same time, she administered some modern medications to open up her airways.
Tr: Saatler sonra, Aslı'nın nefesi düzene girmeye başladı.
En: Hours later, Aslı's breathing began to stabilize.
Tr: Rengi normale dönüyordu.
En: Her color was returning to normal.
Tr: Kemal derin bir nefes aldı ve Elif'e teşekkür etti.
En: Kemal took a deep breath and thanked Elif, his eyes welling up.
Tr: "Artık biliyorum ki her zaman her şeyi tek başıma yapmam gerekmiyor," dedi Kemal.
En: "Now I know I don't always have to do everything by myself," Kemal said.
Tr: "Birlikte olmak her şeyi daha kolay yapıyor."
En: "Being together makes everything easier."
Tr: Elif, Kemal'e gülümseyerek baktı.
En: Elif smiled at Kemal.
Tr: "Aile böyle bir şeydir işte."
En: "That's what family is all about."
Tr: Aslı iyileşirken, çiftlikte hayat normale dönmeye başladı.
En: As Aslı recovered, life on the farm began to return to normal.
Tr: Kemal, artık üzerindeki yükü biraz daha hafifletmeyi öğrendi.
En: Kemal learned to lighten the burden on his shoulders a bit.
Tr: Elif, uygulamaları sayesinde gelecekte daha da başarılı bir doktor olacaktı.
En: Elif, through her practical experiences, would become an even more successful doctor in the future.
Tr: Ve Aslı, bu zor günlerde bile ailesinin yanında olduğunu hissederek iyileşti.
En: And Aslı, even in these tough times, healed knowing her family was by her side.
Tr: Kapadokya'nın güzel tarlalarında, sıcak hava balonları yükselirken, kendilerinden emin, güçlü ve birbirine daha da bağlı bir aile olmaya devam ettiler.
En: In the beautiful fields of Cappadocia, as hot air balloons rose into the sky, they continued to be a more confident, stronger, and even more closely-knit family.
Vocabulary Words:
- dawn: sabahın ilk ışıkları
- lush: yemyeşil
- focused: odaklanmış
- scenery: manzara
- unsung hero: gizli kahraman
- well-being: refah
- breathing: nefes almak
- swell: şişmek
- panicking: paniklemiş
- allergic reaction: alerjik reaksiyon
- professional help: profesyonel yardım
- expensive: masraflı
- antihistamine: antihistaminik
- labored: zorlaşmış
- tears: gözü yaşlı
- intervention: müdahale
- resolutely: kararlılıkla
- ancient: eski
- remedy: ilaç
- mixture: karışım
- administered: uygulamak
- stabilize: düzene girmek
- practical experiences: uygulamaları
- confident: kendilerinden emin
- closely-knit: birbirine bağlı
- cousin: kuzen
- vacation: tatil
- medications: ilaçlar
- supplies: malzemeler
- necessary: gerekli
Informazioni
Autore | FluentFiction.org |
Organizzazione | Kameron Kilchrist |
Sito | www.fluentfiction.org |
Tag |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company