Ayşe's Enchanting Bargain: A Day at the Grand Bazaar
Scarica e ascolta ovunque
Scarica i tuoi episodi preferiti e goditi l'ascolto, ovunque tu sia! Iscriviti o accedi ora per ascoltare offline.
Ayşe's Enchanting Bargain: A Day at the Grand Bazaar
Questa è una trascrizione generata automaticamente. Si prega di notare che non è garantita la completa accuratezza.
Capitoli
Descrizione
Fluent Fiction - Turkish: Ayşe's Enchanting Bargain: A Day at the Grand Bazaar Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/ayses-enchanting-bargain-a-day-at-the-grand-bazaar/ Story Transcript: Tr: Kapalıçarşı, rengarenk tezgahları ve...
mostra di piùFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/ayses-enchanting-bargain-a-day-at-the-grand-bazaar
Story Transcript:
Tr: Kapalıçarşı, rengarenk tezgahları ve hareketli sokakları ile ünlüdür.
En: The Grand Bazaar is famous for its colorful stalls and bustling streets.
Tr: Kapalıçarşı'nın dar sokaklarında Ayşe adında genç bir kız geziyordu.
En: A young girl named Ayşe was wandering through its narrow alleyways.
Tr: Ayşe'nin gözleri ışıl ışıl.
En: Ayşe's eyes were sparkling.
Tr: O gün güzel bir şey almak istiyordu.
En: She wanted to buy something nice that day.
Tr: Kendisi için özel bir şey.
En: Something special for herself.
Tr: Ayşe'nin önü rengarenk taşlarla dolu bir dükkanda durdu.
En: Ayşe stopped in front of a shop filled with colorful stones.
Tr: İçeride, yaşlı bir kuyumcu oturuyordu.
En: Inside, an old jeweler was sitting.
Tr: Küçük ve sevimli dükkan, binbir çeşit el yapımı takı ile doluydu.
En: The small, charming shop was packed with all kinds of handmade jewelry.
Tr: Ayşe, vitrinleri tek tek inceledi.
En: Ayşe examined the displays one by one.
Tr: Gözleri mavi taşlı bir bilekliğe takıldı.
En: Her eyes caught on a bracelet with blue stones.
Tr: “Merhaba,” dedi Ayşe nazikçe.
En: "Hello," Ayşe said politely.
Tr: “Bu bileklik çok güzel.
En: "This bracelet is very beautiful.
Tr: Ne kadar?
En: How much is it?"
Tr: ”Kuyumcu, hafifçe gülümsedi.
En: The jeweler smiled slightly.
Tr: “Merhaba genç bayan.
En: "Hello, young lady.
Tr: Bu bileklik çok özel.
En: This bracelet is very special.
Tr: 500 lira.
En: 500 lira."
Tr: ”Ayşe şaşırdı.
En: Ayşe was surprised.
Tr: “500 lira çok pahalı.
En: "500 lira is very expensive.
Tr: Biraz indirim yapar mısınız?
En: Could you give a little discount?"
Tr: ” diye sordu.
En: she asked.
Tr: Kuyumcu dikkatlice Ayşe'yi süzdü.
En: The jeweler carefully scrutinized Ayşe.
Tr: “Bu el yapımı.
En: "This is handmade.
Tr: Çok emeğim var,” dedi.
En: It involves a lot of work," he said.
Tr: Ayşe, “Evet, ama benim bütçem sınırlı,” diye cevapladı.
En: Ayşe replied, "Yes, but my budget is limited.
Tr: “300 lira olabilir mi?
En: Could it be 300 lira?"
Tr: ”Kuyumcu başını salladı.
En: The jeweler nodded his head.
Tr: “400 lira,” dedi kararlı bir sesle.
En: "400 lira," he said firmly.
Tr: Ayşe düşündü.
En: Ayşe thought for a moment.
Tr: “Tamam, ama yanında bir de küçük küpe verir misiniz?
En: "Okay, but could you also include a pair of small earrings?"
Tr: ”Kuyumcu güldü.
En: The jeweler laughed.
Tr: “Peki, anlaştık.
En: "Alright, we have a deal.
Tr: Hem bileklik hem de küpe 400 lira.
En: Both the bracelet and the earrings for 400 lira."
Tr: ”Ayşe gülümsedi ve parayı verdi.
En: Ayşe smiled and handed over the money.
Tr: Kuyumcu takıları güzel bir kutuya koydu ve Ayşe'ye verdi.
En: The jeweler placed the jewelry in a beautiful box and gave it to her.
Tr: Ayşe, Kapalıçarşı'nın parıltılı sokaklarında yürümeye başladı.
En: Ayşe began to walk through the radiant streets of the Grand Bazaar.
Tr: Takıların güzelliği ve pazarlığın heyecanı ile çok mutluydu.
En: She was very happy with the beauty of the jewelry and the thrill of the bargain.
Tr: Ayşe'nin kalbi sevinçle doluydu.
En: Ayşe's heart was filled with joy.
Tr: Kapalıçarşı'dan aldığı ilk özel takıyı büyük bir mutlulukla taktı.
En: She wore the first special piece of jewelry she bought from the Grand Bazaar with great happiness.
Tr: Gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
En: Her eyes were shining brightly.
Tr: Bu, onun için unutulmaz bir anı olmuştu.
En: This had become an unforgettable memory for her.
Tr: Kapalıçarşı'yı arkasında bırakırken, güzel bir gün geçirmiş olmanın huzuruyla eve döndü.
En: As she left the Grand Bazaar behind, she returned home with the peace of having spent a beautiful day.
Tr: Böylece, Ayşe'nin mutlu macerası sona erdi.
En: Thus, Ayşe's happy adventure came to an end.
Tr: Kapalıçarşı'nın büyülü atmosferi ve takıların güzelliği onun kalbinde hep özel bir yer alacaktı.
En: The magical atmosphere of the Grand Bazaar and the beauty of the jewelry would always hold a special place in her heart.
Vocabulary Words:
- bazaar: çarşı
- stall: tezgah
- wandering: geziyordu
- narrow: dar
- alleyway: sokak
- sparkling: ışıl ışıl
- shop: dükkan
- stone: taş
- jeweler: kuyumcu
- charming: sevimli
- handmade: el yapımı
- display: vitrin
- bracelet: bileklik
- politely: nazikçe
- beautiful: güzel
- slightly: hafifçe
- expensive: pahalı
- discount: indirim
- scrutinize: süzmek
- budget: bütçe
- limited: sınırlı
- firmly: kararlı bir sesle
- include: katmak
- earring: küpe
- bargain: pazarlık
- radiant: parıltılı
- unforgettable: unutulmaz
- magical: büyülü
- atmosphere: atmosfer
- peace: huzur
Informazioni
Autore | FluentFiction.org |
Organizzazione | Kameron Kilchrist |
Sito | www.fluentfiction.org |
Tag |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company