'Erdoğan faizin artacağı sinyalini verdi ama suçu koronavirüse attı'
Scarica e ascolta ovunque
Scarica i tuoi episodi preferiti e goditi l'ascolto, ovunque tu sia! Iscriviti o accedi ora per ascoltare offline.
Descrizione
Geçen hafta Cuma akşamı Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirilmesi ile başlayan ve Pazar gecesi Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası ile devam eden krizin ardından Pazartesi günü Türk Lirası değer...
mostra di piùCumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın kontrolü eline aldığı görünürken, son iki seneden farklı olarak ekonomide “duvara toslandığı” anlaşıldı.
Yatırımcılar ile ilişki kurulmalı ve güvenilirlik yeniden kazanılmalı, yerli yatırımcıya TL’ye dönün ve Merkez Bankası’nın para politikalarını destekleyecekleri mesajları sonrası Türk Lirası değer kazanmaya başladı. Bütün bu mesajlara karşın Erdoğan, “Faiz enflasyonun nedenidir” sözünden vazgeçmedi.
Yeni atamalar ile yeni bir dönem başlamış gibi görünüyor. Bu yeni bir dönemin başlangıcı mı? Merkez Bankası Cumhurbaşkanı’ndan ne kadar faiz artırımı izni aldı? Bütün bu gelişmeler kısa, orta ve uzun vadede ekonomi yönetimi için ne anlatıyor.
Güldem Atabay ile Eser Karakaş Ekonomi Gündemi’nde değerlendirdi.
Eser Karakaş, Maliye Bakanlığı’nın oldukça prestijli bir bakanlık olduğunu belirttikten sonra bir bakan için en zor olacak şeyin, istifasının ardından ülke parasının değer kazanmaya başlaması olduğunu ifade etti. Erdoğan’ın “Acı da olsa doğru reçeteleri uygulayacağız” sözü ile ilgili olarak da, “Uzun süredir kötü yönetilen ve bu sebeple büyük çöküşler yaşayan ekonomilerde telaffuz edilecek bir şeydir” yorumunu yaptı.
2001 krizi sonrası Kemal Derviş ve ekibinin benzer bir cümle kurduğuna dikkat çeken Karakaş, o dönem halkın bu “acı reçeteyi” kabul ettiğini çünkü uzun süredir çok kötü bir ekonomi yönetimi olduğunu bildiklerini söyledi ve Erdoğan’a, “Bu acı reçete hangi kötü yönetimin sonucu” sorusunun sorulması gerektiğini kaydetti.
Güldem Atabay da bu durumla ilgili olarak, “Madem doğru reçeteydi daha önce neden uygulanmadı” sorusunun da sorulması gerektiğini belirtti.
Sonrasında Erdoğan’ın bu durumun bütün dünyada yaşandığı ve buna koronavirüsün sebep olduğu açıklaması hatırlatılarak, Erdoğan’ın şimdilik sebep olarak kötü yönetimi değil koronavirüsü gördüğü anlatıldı.
Sürekli aynı beş firmaya ihale verilmesinin sorunlardan biri olduğunu kaydeden Karakaş, Kütahya’daki Zafer Havalimanı örneğini verdi. Anlaşmanın 40 milyona göre yapıldığı ancak bir buçuk milyon yolcunun geçtiğinin anlaşıldığı, ardından da Binali Yıldırım’ın, “O kadar güzel yollar yaptık ki millet uçağa binmek yerine araba kullanmayı tercih ediyor” dediğini aktaran Karakaş, “Bu havalimanlarının işletmecileri millet değil mi! Onlar da biraz fedakarlık etsin” dedi.
Karakaş, Atabay’a “Ekonomi politikalarımızı fiyat istikrarı, finansal istikrar ve macro ekonomi olmak üzere üç saç ayağı üzerine inşa ederek” açıklaması hakkındaki düşüncelerini sordu. Atabay bu soruya şu cevabı verdi;
“Bakan gitti. Seçtiği ekonomi yolu yanlıştı ama yeni ekonomi programının son ikisine bakarsak bu başlıklardan bolca var. Ancak altlarında ne var, bir şey koyamadık. Kimse de koyamadı ve bundan Türkiye geri düştü. Bu da hoş ama boş bir başlık.”
Atabay ayrıca bu söylemlerin piyasaların hoşuna gittiğini, ancak kalıcı istikrarın gelmesi için politikaların da uzun soluklu olması gerektiğini kaydetti.
Yatırımlar açısından elverişli bir ortam olması sözünün gerçekçi olmadığını kaydeden Karakaş, “İnsanların malına el konurken yatırımlar açısından nasıl elverişli bir ortam oluşturulur” diye sordu.
Güldem Atabay ise Naci Ağbal’ın sunumu sonrası Erdoğan’ın bütün gerçekleri gördüğü yönündeki söylemleri doğru bulmadığını, yatırımcının kısa süreliğine gelip, faizler yüksekken işlem yapıp, uzun soluklu tedbirlerin alınmaması halinde gideceğini anlattı.
Informazioni
Autore | Ahval |
Organizzazione | Ahval |
Sito | - |
Tag |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company