Conquering Fears and Bonding in the Heart of the Taurus Mountains
Scarica e ascolta ovunque
Scarica i tuoi episodi preferiti e goditi l'ascolto, ovunque tu sia! Iscriviti o accedi ora per ascoltare offline.
Conquering Fears and Bonding in the Heart of the Taurus Mountains
Questa è una trascrizione generata automaticamente. Si prega di notare che non è garantita la completa accuratezza.
Capitoli
Descrizione
Fluent Fiction - Turkish: Conquering Fears and Bonding in the Heart of the Taurus Mountains Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/conquering-fears-and-bonding-in-the-heart-of-the-taurus-mountains/ Story Transcript: Tr: Yasemin, Emir...
mostra di piùFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/conquering-fears-and-bonding-in-the-heart-of-the-taurus-mountains
Story Transcript:
Tr: Yasemin, Emir ve Can, Toros Dağları'nın berrak havasında kamp yapıyordu.
En: Yasemin, Emir, and Can were camping in the clear air of the Taurus Mountains.
Tr: Okullarının düzenlediği bu gezi, onları doğanın kucağına sürüklemişti.
En: This trip, organized by their school, had swept them into the embrace of nature.
Tr: Yaz mevsiminin sıcak günlerinde yürüyüş yapıyor, doğayı keşfediyorlardı.
En: On hot summer days, they hiked and explored the nature around them.
Tr: Toros Dağları, sık çam ormanları, engebeli patikalar ve büyüleyici manzaralarla doluydu.
En: The Taurus Mountains were filled with dense pine forests, rugged trails, and breathtaking views.
Tr: Yasemin maceracı bir ruha sahipti, ama içten içe böceklerden korkuyordu.
En: Yasemin had an adventurous spirit but was secretly afraid of bugs.
Tr: Emir ise grubun lideriydi ve herkesi güvende tutmak istiyordu.
En: Emir was the group's leader and aimed to keep everyone safe.
Tr: Can, geziyi eğlenceli hale getirmek için şakalar yapıyordu.
En: Can tried to make the trip fun by cracking jokes.
Tr: Bir gün, kamp yerinde çadırlarını kurdular.
En: One day, they set up their tents at the campsite.
Tr: Yasemin böcekten korkusunu gizlemeye çalıştı.
En: Yasemin tried to hide her fear of bugs.
Tr: Emir çadırları kontrol ediyor ve her şeyin yolunda olduğundan emin oluyordu.
En: Emir checked the tents to ensure everything was in order.
Tr: Can ise yine şakalar yapıyordu.
En: Can was still making jokes.
Tr: Aniden yerde kocaman bir böcek gördüler.
En: Suddenly, they saw a huge bug on the ground.
Tr: Yasemin’in kalbi hızlandı, ama korkusunu belli etmemek için ne gerekiyorsa yapacağını düşündü.
En: Yasemin's heart raced, but she decided she would do whatever it took not to show her fear.
Tr: Gece oldu, herkes çadırlarına çekildi.
En: Night fell, and everyone retreated to their tents.
Tr: O sırada Emir, Can’ın yaptığı bir şakanın kurbanı oldu.
En: At that moment, Emir fell victim to one of Can's pranks.
Tr: Çadıra bağlanmış bir ip vardı ve Emir ipi çekince başına su döküldü.
En: There was a rope tied to the tent, and when Emir pulled it, water poured down on him.
Tr: Can kahkaha atarken, Emir ona daha ciddi davranması gerektiğini söyledi.
En: As Can laughed, Emir told him to be more serious.
Tr: Ertesi gün, gökyüzü aniden bulutlandı.
En: The next day, the sky suddenly became cloudy.
Tr: Hava birden soğudu.
En: The air quickly turned cold.
Tr: Emir, yağmurun yaklaştığını hissetti ve herkesi uyardı.
En: Emir sensed that rain was approaching and warned everyone.
Tr: Kısa bir süre sonra, şiddetli bir gök gürültüsü duyuldu.
En: Shortly after, a loud thunderclap was heard.
Tr: Fırtına başlamıştı!
En: The storm had begun!
Tr: Çadırlar su almaya başladı ve herkes korktu.
En: The tents started to take in water, and everyone became scared.
Tr: Emir, sakin kalıp hızlıca bir plan yaptı.
En: Emir remained calm and quickly devised a plan.
Tr: Yakındaki bir mağaraya sığınmaları gerektiğini söyledi.
En: He said they should take shelter in a nearby cave.
Tr: Hep birlikte hızlıca eşyalarını toparladılar.
En: They quickly gathered their belongings.
Tr: Yasemin, böceklerden korkmasına rağmen herkesin yanında olmaktan cesaret buldu.
En: Yasemin, despite her fear of bugs, found courage from being with everyone.
Tr: Can bile şakalarını bir kenara bırakıp ciddiyetle Emir’e yardımcı oldu.
En: Even Can set aside his jokes and seriously helped Emir.
Tr: Mağaraya ulaştıklarında, hep birlikte içeri girip üzerlerini kuruttular.
En: When they reached the cave, they all went inside and dried off.
Tr: Fırtına devam ederken Yasemin, korkuları hakkında konuştu.
En: As the storm continued, Yasemin talked about her fears.
Tr: Emir, herkesi güvende tutarken biraz da eğlenebileceğini fark etti.
En: Emir realized that he could keep everyone safe while also having some fun.
Tr: Can ise şakalarının bazen zarar verebileceğini anladı ve daha düşünceli olacağına söz verdi.
En: Can understood that his jokes could sometimes cause harm and promised to be more considerate.
Tr: Fırtına dinecek gibi görünmüyordu, ama mağarada hep birlikte vakit geçirirken garip bir huzur hissettiler.
En: The storm didn't seem like it would end anytime soon, but while spending time together in the cave, they felt an odd sense of peace.
Tr: Yasemin, bu zorluğun üstesinden geldiği için özgüven kazandı.
En: Yasemin gained confidence for overcoming this challenge.
Tr: Emir, liderlik ederken esnek olmayı öğrendi.
En: Emir learned to be flexible while leading.
Tr: Can, arkadaşlarının hislerine daha çok dikkat etmeyi öğrendi.
En: Can learned to be more mindful of his friends' feelings.
Tr: Sabah olduğunda, hava tekrar açıldı.
En: By morning, the weather cleared up again.
Tr: Üç arkadaş, bu kamp macerasının sonunda daha güçlü ve birbirine daha yakın oldu.
En: The three friends became stronger and closer by the end of this camping adventure.
Tr: Toros Dağları'ndan dönerken, yaşadıkları her anı hatırlayıp gülümseyerek ayrıldılar.
En: As they left the Taurus Mountains, they smiled and remembered every moment they experienced.
Tr: Yasemin artık böceklerden korkmuyordu, Emir sorumluluğu ve eğlenceyi dengelemeyi öğrendi, Can ise başkalarına nasıl davranması gerektiğini anlamıştı.
En: Yasemin no longer feared bugs, Emir learned to balance responsibility and fun, and Can understood how to better treat others.
Tr: Bu kamp gezisi, onların yalnızca doğayı değil, kendilerini de keşfetmelerini sağladı.
En: This camping trip helped them discover not only nature but also themselves.
Tr: Her biri, bu unutulmaz geziden önemli dersler çıkardı ve daha güçlü birer birey olarak evlerine döndü.
En: Each of them drew important lessons from this unforgettable journey and returned home as stronger individuals.
Vocabulary Words:
- camping: kamp yapma
- organized: düzenlediği
- embrace: kucak
- explored: keşfediyorlardı
- dense: sık
- pine: çam
- forests: ormanları
- adventurous: maceracı
- secretly: içten içe
- cracking jokes: şakalar yapıyordu
- campsite: kamp yeri
- fear: korku
- checked: kontrol ediyor
- huge: kocaman
- raced: hızlandı
- retreated: çekildi
- victim: kurban
- pranks: şaka
- rope: ip
- pulled: çekti
- poured: döküldü
- cloudy: bulutlandı
- thunderclap: gök gürültüsü
- storm: fırtına
- shelter: sığınmak
- cave: mağara
- dried off: kuruttular
- peace: huzur
- confidence: özgüven
- flexible: esnek
Informazioni
Autore | FluentFiction.org |
Organizzazione | Kameron Kilchrist |
Sito | www.fluentfiction.org |
Tag |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company
Commenti