Bargains and Bonds: A Magical Day in İstanbul’s Grand Bazaar

Scarica e ascolta ovunque
Scarica i tuoi episodi preferiti e goditi l'ascolto, ovunque tu sia! Iscriviti o accedi ora per ascoltare offline.
Bargains and Bonds: A Magical Day in İstanbul’s Grand Bazaar
Questa è una trascrizione generata automaticamente. Si prega di notare che non è garantita la completa accuratezza.
Capitoli
Descrizione
Fluent Fiction - Turkish: Bargains and Bonds: A Magical Day in İstanbul’s Grand Bazaar Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.com/tr/episode/2025-03-24-22-34-02-tr Story Transcript: Tr: İstanbul'un tarihi ve...
mostra di piùFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-03-24-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: İstanbul'un tarihi ve hareketli Kapalıçarşı'sında, baharın ilk günleri kendini hissettiriyordu.
En: In the historic and bustling Kapalıçarşı of İstanbul, the first days of spring were making themselves felt.
Tr: Eski taş kemerlerin altında, binbir çeşit renkli tezgâhlar sıralanmıştı.
En: Under the old stone arches, countless colorful stalls were lined up.
Tr: Bütün çarşı, baharatların ve derinin kokusuyla dolup taşıyordu.
En: The entire bazaar was filled with the scents of spices and leather.
Tr: Etrafta, yerli ve yabancı ziyaretçiler alışverişin ve pazarlığın tadını çıkarıyordu.
En: Around, local and foreign visitors were enjoying the taste of shopping and bargaining.
Tr: Eren, ailesinin dükkanında genç bir halı satıcısı olarak çalışıyordu.
En: Eren worked as a young carpet seller in his family's shop.
Tr: Bu sabah, çarşıdaki enerjiye daha da fazla kapılmıştı.
En: This morning, he was even more swept away by the energy in the bazaar.
Tr: Ramazan ayının ruhu her yerde hissediliyordu.
En: The spirit of the month of Ramazan was felt everywhere.
Tr: Kendisini kanıtlama ve büyük bir satış yapma isteğindeydi.
En: He was eager to prove himself and make a big sale.
Tr: O sırada, dükkânına Leyla adında bir turist girdi.
En: At that moment, a tourist named Leyla entered his shop.
Tr: Leyla'nın gözleri hemen duvardaki muhteşem bir halıya takıldı.
En: Leyla's eyes immediately caught on a magnificent carpet on the wall.
Tr: Geleneksel motiflerle işlenmiş bu halı, ona masalsı bir dünyanın kapılarını açıyordu.
En: This carpet, adorned with traditional motifs, opened the doors to a fairy-tale world for her.
Tr: Leyla, halıyı inceleyerek sordu, "Bu ne kadar?"
En: Examining the carpet, Leyla asked, "How much is this?"
Tr: Eren sıcak ve samimi bir gülümsemeyle yanıtladı, "Bu özel bir halı. Çok kalitelidir."
En: Eren replied with a warm and sincere smile, "This is a special carpet. It is of very high quality."
Tr: Leyla pazarlık yapmanın adabını öğrenmişti ama yine de biraz tedirgindi.
En: Leyla had learned the etiquette of bargaining but was still a bit nervous.
Tr: "Ama ne kadar?" diye yineledi.
En: "But how much?" she repeated.
Tr: Eren, Leyla'nın içten ilgisini fark etti.
En: Eren noticed Leyla's genuine interest.
Tr: "İlk fiyatı 300 dolardı ama senin için 250 dolar olur," dedi.
En: "The initial price was $300, but for you, it will be $250," he said.
Tr: Leyla, bu coğrafyada pazarlığın önemini biliyordu ve biraz daha düşünerek, "200 dolar verebilirim," dedi.
En: Leyla, aware of the importance of bargaining in this region, thought for a moment and said, "I can offer $200."
Tr: Eren, Leyla'nın ciddiyetini anladı ve ailesini gururlandırma isteğiyle bir karar verdi.
En: Eren understood Leyla's seriousness and, eager to make his family proud, made a decision.
Tr: 230 dolara anlaşma yapmayı teklif etti.
En: He offered to settle the deal at $230.
Tr: Leyla, Eren'in gözlerindeki samimiyeti fark etti.
En: Leyla noticed the sincerity in Eren's eyes.
Tr: Fiyat adil gibi gözüküyordu.
En: The price seemed fair.
Tr: Tam bu sırada, minarelerden iftar ezanı yankılanmaya başladı. Çarşıda bir anlık durgunluk oldu.
En: Just at that moment, the call for iftar echoed from the minarets, bringing a momentary calm to the bazaar.
Tr: "Güzel bir zamanlama," dedi Eren, "Bu gece iftarımızı paylaşabilirsin."
En: "Perfect timing," said Eren, "You can join us for iftar this evening."
Tr: Leyla, bu daveti memnuniyetle kabul etti. Halıyı satın almaya karar verdi.
En: Leyla gladly accepted this invitation and decided to purchase the carpet.
Tr: Dükkanın önünde küçük bir masa kuruldu.
En: A small table was set up in front of the shop.
Tr: Çaylar ve iftarlıklar hazırlanırken, Eren ve Leyla karşılıklı oturdu.
En: While tea and iftar snacks were prepared, Eren and Leyla sat across from each other.
Tr: Eren, Leyla'ya Ramazan'ın anlamını anlatırken, her iki taraf da birbirinin dünyasını anlamaya çalıştı.
En: As Eren explained the meaning of Ramazan to Leyla, both parties tried to understand each other's worlds.
Tr: "Ramazan sabır ve hoşgörü zamanıdır," dedi Eren.
En: "Ramazan is a time of patience and tolerance," said Eren.
Tr: Leyla, Eren'in anlattıklarından çok etkilendi ve bu yeni kültürü anlamanın huzurunu hissetti.
En: Leyla was very impressed by Eren's explanations and felt the peace of understanding this new culture.
Tr: Leyla halısıyla birlikte yeni bir kültür deneyimiyle ayrılırken, Eren bu başarının mutluluğunu yaşadı.
En: As Leyla left with her carpet and a new cultural experience, Eren basked in the joy of this success.
Tr: Her ikisi de birbirlerinden çok şey öğrenmişti.
En: They had both learned a lot from each other.
Tr: Çaylar eşliğinde yeni dostluklar kurulmuştu.
En: New friendships were formed over tea.
Tr: İkisi de farklı dünyaların kapılarını araladıklarını bilerek, akşam üzeri çarşının büyüsüne karıştılar.
En: Knowing they had opened the doors to different worlds, they blended into the magic of the bazaar as evening fell.
Vocabulary Words:
- bustling: hareketli
- arches: kemerler
- stalls: tezgâhlar
- scents: kokular
- bargaining: pazarlık
- carpet: halı
- swept away: kapılmıştı
- motifs: motifler
- adorned: işlenmiş
- etiquette: adabı
- nervous: tedirgin
- sincerity: samimiyet
- echoed: yankılanmaya
- minarets: minareler
- calm: durgunluk
- settle: anlaşma yapmayı
- iftar: iftar
- impressed: etkilendi
- patience: sabır
- tolerance: hoşgörü
- bask: yaşadı
- friendships: dostluklar
- blended: karıştılar
- energetic: enerjiye
- prove: kanıtlama
- magnificent: muhteşem
- door: kapılarını
- momentary: anlık
- snacks: iftarlıklar
- explained: anlattıklarından
Informazioni
Autore | FluentFiction.org |
Organizzazione | Kameron Kilchrist |
Sito | www.fluentfiction.com |
Tag |
Copyright 2025 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company
Commenti